10 Şubat 2011 Perşembe

Bir diyalog üzerine aklıma üşüşenler...

Geçenlerde şahit  olduğum bir doktor-hasta diyaloğunu aktarmak istiyorum:
(Doktor: D, Hasta: H)
D: Neyiniz var amca?
H: Öksürük çok fazla doktor oğlum.
D: Sigara kullanıyor musun amca?
H: Evet.
D: Bırakman lazım amca.
H: ...
D: ...

Burada ne var normal bir doktor-hasta diyaloğu diyebilirsiniz. Benim takıldığım nokta başka ama. Doktorun "Sigarayı bırakman lazım." söyleşinin şekline takıldım ben. Doktor bu cümleyi söylerken elinde bir kağıt bir şeyler yazıyordu ve hastaya hiç bakmadan söyledi bu cümleyi. Ama öylesine söylenmiş havası vardı cümlede. Ben öyle sezdim. Düşündüm; büyük ihtimalle o doktorun kendisi de sigara kullanıyordu ve öyle bir kere söylemeyle sigaranın bırakılamayacağını kendisi de biliyordu. Ama refleks gereği bu cümleyi söylemeliydi. Ve söyledi de. Ne kendisi inandı bu söylediğine ne de Hasta amca. Tekrar daldım düşüncelere. Sen kendin inanmadığın bir şeyi karşındakine söylediğinde onu bu şeye ne kadar inandırabilirsin? Bir kere inanmadan söylediğin sesinin tonuna yansıyor. En azından ona bir neden sun. Şundan dolayı falan de.Yok öle bir şey. Sadece söyle geç. Olur mu? Olmaz. Meşhur bir örnektir: Ebu Hanife'ye bir baba çocuğuyla birlikte gelir ve adam der ki: "Çocuğum çok şeker yiyor. Ona nasihat et de bıraksın bu alışkanlığını." Ebu Hanife adama: "40 gün sonra gelirseniz yardımcı olurum." demiş. Adam neden olduğunu anlamamış ama 40 gün beklemiş ve tekrar gitmiş. Ebu Hanife bu sefer çocuğu yanına almış ve nasihat ederek çocuğun bu alışkanlığından vazgeçmesini sağlamış. Ama adamın kafasına takılmış neden 40 gün sonra diye ve sormuş Ebu Hanife'ye. Ebu Hanife'den gelen cevap bu yazının da ana fikrini oluşturuyor: "Siz gelmeden önce ağzıma bir şeker atmıştım. Siz geldiğinizde hala ağzımda şeker tadı vardı. Ağzımda ki şeker tadıyla çocuğa nasıl şekeri bırak diye nasihat ederdim. Vücudumda ki şekerin etkisi geçince yani 40 gün sonra gelmenizi bu yüzden söyledim." demiş. Birine bir nasihat vereceğimizde önce kendimize baksak daha iyi  olmaz mı?...(hikayeyi hatırladığım kadarıyla yazdım...sürç-ü lisan varsa bizden biliniz...)

Hiç yorum yok: